
Kahvaltının Tarihi Geçmişi
Kahvaltı, “Kahve altı” sözünden türeyen bir sözcüktür ve günün ilk öğünü olma özelliğini taşır. Aç karnına günün ilk kahvesini içmeden önce yenilen bir öğün olması sebebiyle bu isimle anılır. Osmanlı mutfak kültüründe, bilinen iki ana öğünün dışında, kahve içmeden önce yapılan küçük atıştırmaların, mutfaklardaki yerini alması 20. yüzyılın başlarına dayanır.
Kahvaltı, sabahları mideyi rahatlatmak amacı ile genellikle çorba, ekmek, peynir ve reçel tüketilerek yapılır ve ardından günün ilk kahvesi içilirdi. 19. yüzyıl sonlarına doğru ana öğün olarak tanımlanmaya başlayan kahvaltı, her ülkenin geleneklerine göre farklı şekillerde uygulandı. Türkiye’nin zengin bir coğrafi yapıya sahip olması, her bölgeye göre değişen zengin bir kahvaltı kültürü yarattı. Çay içimiyle bütünleşen Türk kahvaltısı çeşitliliği ile de yörelere göre değişiklik gösterir. Beyaz peynir, kaşar peyniri, lor peyniri, tulum peyniri, dil peyniri, sucuk, pastırma, tereyağı, siyah zeytin, yeşil zeytin, pekmez, petek balı, süzme bal, yumurta çeşitleri ve reçeller, Türk kahvaltısında öne çıkan lezzetler arasındadır. Ekmek, simit, börek çeşitleri ve hamur işleri de kahvaltıda tüketilen yiyeceklerdendir.
Türk kahvaltı kültürünü diğer mutfaklardan ayıran en önemli lezzetlerin başında peynir, zeytin, taze sebzeler ve hamur işleri gelir. Ezine ve Edirne’nin koyun peyniri, İzmir’in tulum peyniri, Kars’ın kaşar, gravyer ve çeçil peyniri, Erzincan’ın şavak tulum peyniri, Van’ın otlu peyniri, Konya’nın küflü peyniri, Kayseri’nin çömlek peyniri, Balıkesir ve İzmir’in sepet peyniri, Erzurum’un çivil peyniri, Düzce ve Hendek yöresinde üretilen isli Çerkez peyniri ve Antep’in sıkma peynirinin yanı sıra Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında yetişen zeytin çeşitleri Türk kahvaltı kültürünün geleneksel değerleridir.